Geceyarısı Çocukları

"BEN BOMBAY'DA DOĞDUM...evvel zaman içinde. Yok, bu yetmez, tarih söylemeden olmaz; 15 Ağustos 1947'de Doktor Narlikan'ın Doğumevinde dünyaya geldim. Ya saati? Saat de önemli. İyi öyleyse: geceleyin. Yok yok, biraz daha ayrıntılı...Aslına bakılırsa saat tam geceyarısını vurduğunda. Ben dünyaya gelirken akreple yelkovan saygıyla tokalaştılar. Söyleyiver gitsin; söyle hadi; tam Hindistan'ın bağımsızlığa kavuştuğu anda yuvarlandım dünyaya."

Salman Rushdie'nin "Geceyarısı Çocukları" romanının ilk cümleleri bunlar. Rushdie tam geceyarısında değilse de Hindistan'ın doğum tarihinin tam iki ay öncesinde dünyaya geldi. Kitabın başarısı belki bu yüzden, bu kadim medeniyetin, devasa ülkenin doğumuna, gelişimine, çocukluktan itibaren tanıklık etmesinden, hayatının kaderi de bir nevi bu ülkenin ve daha doğrusu bu ülke ve bu ülkeden kopan diğer ülkelerin (Pakistan ve Bangladeş) kaderiyle beraber çizilmesinden...
Biz Türkiye'liler olarak dünyadaki veya ülkemizdeki "makro" düzeydeki değişikliklerden ne kadar etkilendik ki? Elbette etkilendik ama Hindistan'la, Pakistan'la, Afganistan'la veya İran'la, bunun gibi diğer ülkelerle kıyaslandığında ne kadar? "Makro düzeydeki değişim"den kastım bir ülkede yaşayan milyonlarca insanın doğrudan dahil olmadığı, dışarıdan kaynaklanan veya içeriden ama sadece belirli kitlelere dayanan veya  geniş kitlelere dayansa da bir azınlık tarafından suistimal edilen, "devrim" gibi, "savaş" gibi büyük tarihsel kırılmaları kastediyorum.
Hele kastedilen bir çocuksa, bahsi geçen değişime bir dahli olmasının mümkün olmadığı kesindir. 1979'da İran'da doğmak gibi. 2003 yılında Amerikan işgalinin ardından Bağdat'ta doğmak gibi. 
Hindistan'dan bahsediyoruz. Devasa nüfusuyla, inanılmaz etnik çeşitliliğiyle, hâlâ yaşayan kadim inançları ve kültürüyle, azınlıklarıyla, yoksullarıyla, Ganj Nehri'yle, kast sistemiyle Hindistan! Hem de bu ülkede Müslüman olarak doğmaktan söz ediyoruz. Yüzyıllar süren İngiliz işgalinin ardından modern ve laik bir ülke olma iddiasıyla doğmaktan, önce ikiye, sonra üçe bölünmekten, kendi içinden çıkana karşı ölesiye düşman olmaktan. Bombay'da doğmaktan söz ediyoruz, henüz 1894 yılında aşağıdaki fotoğraftakine benzer manzaralar görebileceğiniz; 


Ancak 2011'de şu manzaraları hâlâ görebildiğiniz;




Modernizmin icadı tren, Hindistan koşullarında...
"Geceyarısı Çocukları", bu arka planın üzerine oya gibi örülmüş bir kitap. Bir dinin belki de en önemli öğesi Tanrı inancı iken bunda bile "kesin" olamayan Hinduizmin orta yerinde Arabistan çöllerinden bu coğrafyaya kadar gelip yeşermiş İslâm'ın kültürel arka planında, İngiliz işgali gibi, modern Hindistan devletinin doğuşu gibi, modern politik olayların arka planında oya gibi örülmüş bir kitap.
Bende uyandırdığı duygunun, aldığım edebi zevkin yanında, "merak" olduğunu söyleyebilirim. Metis yayınları tarafından basılan kitabın kapağındaki resimden başlıyor merak duygusu, yazımın başlangıcına koydum bu resmi. Shiva, karısı Parvati ve diğer Hindu tanrısı Ganesh gözüküyor. Ganesh bilgeliğin tanrısı, fil hortumlu. Shiva ise yıkımın, öz yıkımın, defalarca enkarne olarak dünyaya değişik formlarda, isimlerde geldiğine inanılıyor. Başlı başlına Hinduizm onlarca tanrısıyla, öğretisiyle devasa bir karmaşa. Daha önceden söylediğim gibi "deist" olan Hinduizm okulları olmakla beraber "ateist" olanları da var.
Bahsedilmesi gereken tarihsel olaylar ise İngiliz sömürgesi dönemiyle başlıyor. 1617 yılına kadar dayanan, önce ticaret kılığında gelen emperyalizm 1850 yılında Hindistan'ı tamamıyla ele geçirdi. Bağımsızlık hareketi 1947 yılında sonuç verse de etnik çatışma içerisinde olan Hindu ve Müslümanlar ülkeyi ikiye böldü. Bu iki ülke birbirine düşman oldu, çatışmaların toplamında 500 bin kişi öldü, 12 milyon kişi göç etti (Rushdie'nin ailesi de Pakistan'a göç etti). 1971 yılında Hindistan'ın da müdahalesiyle Pakistan, Bangladeş'i doğurdu. Bütün bu ülkeler istikrarsız ve yozlaşmış hükümetler, askeri darbeler tarafından yönetildiler, savaş suçları işlediler. Kısacası 1947'de doğan bir çocuk için asla seçmek istemeyeceği bir karmaşadır söz konusu olan...
İyi ki okudum dediğim kitaplar arasında "Geceyarısı Çocukları" da var artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder